Albert Einstein

Albert Einstein


ALBERT EİNSTEİN (1879 –1955)

Einstein Ulm’da 14 Mart 1879 tarihinde, özgür düşünceli Alman Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. Babası pek para kazanamayan bir mühendisti. Albert çocukluğunu Münih’te geçirmiş ve evde zekasının işaretlerini erkence vermiş olmasına karşın okulda olağan üstü başarılar sağlayamamıştı. Ortaokulda Alman öğretim sistemini sevmemiş, karşılığında ona ters davranan öğretmenlerle çatışkıya düşmüştü.

Erwin Schödinger

Erwin Schödinger



ERWİN SCHRÖDİNGER (1887 – 1961)
Göttingen, Kopenhag ve Cambridge fizikçilerinden habersiz, Zürih’ te Erwin Schrödinger adlı bir fizikçi paketçik devinbilimini keşfetmekteydi ama başka bir biçimde.

Luis De Broglie

Luis De Broglie



LOİS DE BROGLİE (1897 – 1987)
De Broglie ailesi aslen İtalyan ve Piedmant’daki Chieri kasabasındandı. Fransız tarihinde oldukça öne çıkmış bir aileydi. Lois De Broglie ciddi bir tarih eğitiminin ardından, ışığa ilgi duymaya başladı. I. Dünya savaşında Fransız ordusunda radyoyla ilintili işlerde çalıştı. Savaş sonralarında fizik çalışmaya başladı ve kurama eğildi.

Enrico Fermi

Enrico Fermi



ENRİCO FERMİ (1901 – 1954)
Enrico Fermi 29 Eylül 1901’de Roma’da doğmuştu. Babası İtalyan demiryollarında çalışıyordu. Annesi ise ilkokul öğretmeniydi.

Werner Heisenberg

Werner Heisenberg

WERNER HEİSENBERG (1901 – 1976)



5 Kasım 1971’de Würzburg’da doğan Warner Heisenberg (1901 – 1976) babası Münih Üniversitesinde Yunanca profesörüydü. Üniversite eğitimini tamamlayıp, Arnold Sommerfield’in gözetiminde yaptığı doktora tezinin konusu su dinamiğiydi. Ne var ki henüz derecesini almadan önce atom fiziğine yönelmiş ve tayf içindeki deneysel düzenlilikleri aramış, böylelikle sayısal verilerin uzmanı olmuştu. Heisenberg Münih’te iken boş zamanlarını doğayla iç içe olabileceği başta kayak ve dağcılık olmak üzere spora ayırırdı. Birçok açıdan izci ve romantik bir ulusçuydu.

Wolfgang Pauli

Wolfgang Pauli



WOLFGANG PAULİ (1900 – 1958)
1900’da Viyana’da doğdu. Heisenberg Münih’de henüz öğrenciyken, adından Wolfgang Pauli ile tanıştı ve yakın arkadaş oldular. Pauli Hersenberg’le hemen hemen aynı yaştaydı. Daha yirmi bir yaşındayken Encyklopädie der mathematischen wissenchaften [Matematik Ansiklopedisi] için görelilik için yazdığı bir makale (cilt. v,q) ile ünlenmişti. Bu yaz için önceleri Sonımerfield’e yardım ediyorken, usta kısa süre sonunda Pauli’nin dehasını fak edip işi ona bırakmıştı. Halen de görelilik üzerine yazılmış en iyi metinlerden biridir.

Paul Andrein Maurice Dirac

Paul Andrein Maurice Dirac



PAUL ADRİEN MAURİCE DİRAC (1902 – 1984)
İsveçli bir baba ile İngiliz anneden, 8 Ağustos 1902’de İngiltere Bristol’de doğan Dirac, Heisenberg, Pauli ve Fermi’nin çağdaşıydı. Bristol’de elektrik mühendisliği öğrenimini görmeye başlamış, ama henüz oradayken matematiğe yönelmiş, sonrasında ise matematik eğitimini Combridge St. John’s Collage’de sürdürmüştü. Burada iken kıdemli araştırma öğrencisi olmuştu. Yine bu günlerde Bohr’un atom kuramını öğrenmiş, bu konu üzerine makalelerde yazmıştı. 1925’de Heisenberg’in Combridge’i ziyaretinden sonra Dirac, paketçik devinbilimiyle tanışmasını sağlayan Heisenberg’in çalışmalarının ön yazmalarını elde etmişti. Bu makaleyi inceledikten sonra sıra değiştirilmeyişinin asıl yeni düşünce olduğu sonucuna ulaştı. Bu düşünce ile Poisson parantezlerinin komütatöre karşılık gelip gelemeyeceğini düşündü ve nihayetinde bu ikisi arasında bir ilinti kurulabileceği görüşüne vardı.

İrènè Curie-Frèdèric Joliot

İrènè Curie-Frèdèric Joliot



İRĒNĒ CURİE – FRĒDĒRİC JOLİOT (1897 – 1956) – (1900 – 1958)
İrènè, Marie ve Pierre Curie’nin kızlarıydı ve annesine her yönden çok benzerdi. Bir grup aydın ve bilimci çocukları için özel bir okul kurmuşlardı ve bu okulda eğitim aldı. I. Dünya savaşı sırasında Marie, Fransız ordusu için bir radyoloji servisi kurmuş ve İrènè’yi asistan olarak yanına almıştı.

Ernest O. Lawrence

Ernest O. Lawrence


ERNEST O. LAWRENCE (1901 – 1958)
Norveç soyundan gelen Ernest O. Lawrence, Amerika’da, Kuzey Dakota’daki Conton’da doğmuştu. Babasının okullara karşı çok yakın bir ilgisi vardı. Bu sayede Lawrence kitaplara yakın büyüdü ve kısa sürede radyo vericisi ve benzeri aletlerden yapmaktan hoşlanır olmaya başladı.

Demir Elementinin Özellikleri

Demir Elementinin Özellikleri


Demir Elementinin Özellikleri
Arı halde gümüşsü beyaz renkli bir metal olan demir (Fe), dünyada ki metaller içinde en bol bulunanların ikincisi, elementler arasında ise dördüncüsüdür. Yeryüzünün çekirdeği, büyük miktarda metal demirden yapılmıştır. Ancak, yeryüzü kabuğunda demir, öteki maddelerle tepkimeye girmiş durumdadır. Arı durumda çok seyrek bulunur: Yalnızca bazı göktaşlarında ve bazaltlı kayalarda.
Tüm bitkilerin, hayvanların ve insanların, yaşamak için demire ihtiyaçları vardır. İnsanlarda en büyük demir yüzdesi, kırmızı kan hücrelerinde bulunur. Hemoglobinin temel bölümlerinden birini oluşturur. Kasalarda ve dokularda, küçük miktarlar halinde bulunur.
Demirin kimyasal simgesi olan Fe, latince “demir” anlamına gelen ferrum’ dan türetilmiştir. Demirin atom numarası 26, atom ağırlığı 55,85 ve özgül ağırlığı 7,86’ dır.
Demir, küçük iğnelerden dev yapılara kadar, binlerce işlenmiş ürünün ana maddesidir. Kükürt ve oksijen gibi metallerle kolayca birleşir. Başka herhangi bir metalden çok daha büyük miktarlarda, alaşımlarda kullanılır. En yararlı ve ucuz metallerden biri olan çelik, demire küçük bir miktar karbon katılmasıyla elde edilir.
Topaz, turkuvaz ve lal taşı dahil, çeşitli değerli taşların kapsamında deri vardır.
DEMİR FİLİZLERİ Demir, yer kabuğunda büyük miktarlarda bulunan birçok yükseltgenmiş minerallerden ergitilir. Bu mineraller arasında hematit, magnetit, limonit ve karbonat sideriti sayabiliriz.
Hematit (Fe2O3), yüzde 70 demir, yüzde 30 oksijen kapsayan bir filizdir. Adı, kan kırmızısı renginden ötürü yunanca “kan” sözcüğünden türetilmiştir. Hematit, bazen eşkenar paralel yüzlü biçiminde, bazen bir gül yapraklarına benzeyen ince tabakalar halinde, bazen de boya maddesi olarak kullanılan ve topraklı kırmızı bakır filizi diye adlandırılan bir toz halinde bulunur.
Magnetit (Fe3O4), adını magnetit özelliklerinden alan ve yüzde 72 demir kapsayan en zengin demir filizidir. Eşkenar paralel yüzlü ve sekiz yüzlü sistemlerde billurlaşır. Magnetit su ve çözelti halindeki gazların kimyasal olarak aşındırmaya uğrattığı olivin ve biyotit gibi kayaların değişiminden de oluşur.
Limonit filizi, dünya demir üretiminde oldukça önemli bir yüzde oluşturur. Her bir limonit örneğinde ki demir yüzdesi, bulunan su molekülleri sayısına bağlıdır. Öteki demir filizlerinin değişimiyle oluşan limonit çoğunlukla demirli su çözeltileri yataklarındadır. Demir bakterisi adıyla bilinen küçük organizmaların hareketi de büyük miktarlarda limonit yatakları oluşumuna yol açmaktadır. Avrupa’ daki en büyük yataklar olan Alsace-Lorraine yatakları böyle oluşmuştur.
Siderit, FeCO3 formülüyle gösterilen ve yüzde 43 demir kapsayan bir demir II karbonattır. Billurları eşkenar paralel yüzlüdür. Siderit değişimi uğramadığı sürece beyazdır; ama yükseltgenliğinde (oksitlendiğinde), rengi sarı ile ya da kahverengiyle dönüşür. Siderit, çeşitli türlerde tortul kayalarda birleşme ya da kayaların kimyasal değişmeleri sonucu oluşur.
Mika, formülü FeO(OH) olan bir demir hidroksittir. Limonit ile birlikte bulunur. İğne biçiminde billurlar ya da tabakalar halinde rastlanır.
Prittien de (demir disülfür, FeS2 büyük miktarlarda demir çıkarılır. Prit, kavurma denilen bir süreçle, kükürt dioksit yapmak için bol hava ile yakılır. Kükürt dioksit, daha sonra, demir çıkarılmasına elverişli olan sülfürik asit ve demir oksitler oluşturmadan kullanılır.
DEMİR YATAKLARI
A.B.D. en büyük demir üreticisidir. Hemen her eyalette demir bulunur. Ancak, en önemli yataklar Michigan, Minnessota ve Wisconsin’ deki hematit filizleridir. Dünya yüzeyindeki insan yapısı en geniş delik, Minnessota’ da Hibbing yakınlarındadır ve bir de demir madeni yüzünden açılmıştır. Lorraine’ deki büyük limonit yatakları, Fransa için zengin ve ekonomik bir demir kaynağı oluşturur. Rusya’ daki başlıca yataklar Urallar’ da Perm’ de ve Ukrayna’ da dır. Britanya’ da demir filizi yatakları, Midlands ve Kuzey İngiltere kömür havzaları arasında yer alır. İsveç, Almanya, İspanya, Lüksemburg, Kanada ve Hindistan’ da geniş yataklar vardır. Son yıllarda Afrika’ da da geniş demir yatakları ortaya çıkarılmıştır.
Birçok demir filizi yatağının geçmişi, bir yükselme ve düşüş öyküsüdür: Birçoğu, yüzyıllarca işletildikten sonra bırakılmış, ötekiler,yüzyıllarca ilgi çekmedikten sonra gün ışığına çıkarılmıştır. Geçmişte çıkarma teknikleri, yüksek nitelikli metalin yalnızca çok arı haldeki filizlerden çıkarılmasına olanak sağlayacak düzeydeydi
Bugün metal işleme tekniklerindeki gelişme nedeniyle bir yatağın kazanç getirici sayılabilmesi için büyük olması ve açık tavanlı madenciliğe elverişli olması gerekir.
DEMİR BİLEŞİKLERİ
Demirin başlıca bileşiklerindeki yükseltgenme sayıları +2 ve +3’ tür. Havada oksijenle demir oksit oluşturacak biçimde bileşir. Oldukça kararsız olan bu bileşiğin demir (III) oksit denilen ferrik oksit’ e (Fe2O3) dönüşme eğilimi vardır. Ferrik oksit, demirin havası bol bir ortamda yakılmasıyla elde edilir. Ferro sülfür’ ü (FeS) de kapsayan sülfürleri, hidrojen sülfürün (H2S) amonyaklı ortamda demir tuzları ile etkileşiminden oluşur.
Demirin sülfürik asitte çözünmesiyle, soluk yeşil renkli ferrosülfat [Fe2(SO4)3] oluşur. Ferrosülfat hava ile temas ettiğinde hızla, kahverengi ferrik sülfata dönüşür. Demir hidroklorik asit (HCI) ile birleşince, susuz halde beyaz renkli, dört hidrojenli haldeyse yeşil renkli ferro klorür (FeCI2) oluşur. Demir klorla tepkiyince yer yer yeşile çalan ve siyahımsı-kırmızı renkli bir bileşik olan ferrik klorür oluşur.
TEDAVİDE KULLANILIŞI
Demirin tıptaki en önemli kullanım yeri, hipokromik kansızlıkların tedavisindedir. Demir eksikliği durumu, hemoglobin oluşumunu engeller ve kırmızı kan hücrelerinin öteki işlevlerini yerine getirmesini de güçleştirir. Çok sayıdaki demir bileşiklerinden herhangi biri tedavide kullanılabilir. İnorganik tuzlar da, bu konuda aynı derecede etkilidirler.

Bu Konu ekimya.com Sitesinden Alıntıdır...